2 Haziran 2013 Pazar

Bugün... Ben...Gezi Parkı...Direniş...Polisler...

Bekleyen birkaç kozmetik üzerine taslağım var sizlerle buluşturmak istediğim.. Ama proje teslim günü olan 6 Hazirana kadar kendimi frenliyorum. Geceli gündüzlü çalışıyorum AVM projem için..
Ben bu AVM projesini yapadurayım, memleketimde biçok yerde biçok arkadaşım yine memleketimin polisiyle çatışıyor..

Kelimeler düğümleniyor, bir yanım orda onlara destek olmak isterken, bir yanım da provokasyonlara alet olmak istemiyor.. Çünkü biliyorum ki amaç ne olursa olsun, ne kadar iyi niyetle başlanmış olursa olsun, sonuç yine aynı olacak. Tüm gruplar olayı kendi üstüne almak isteyecek, provokasyonlarından vazgeçmeyecek, iki tarafı da kışkırtacak, sonunda da amacından sapmış bir vaziyette insanlar dağılmak zorunda kalırken, devlet "biz demiştik" diyecek. Artık herkes biliyor olayın tamamen gezi parkı olmadığını, zaten orada masumca eyleme katılan bikaç genç dışında herkes biliyordu. Oraya destek için giden birçok grup alttan alttan provokasyon yaratma peşindeydi. En sonunda Taksim'e girildikten sonra da marjinal(!) grupların bayraklarının kalkmasıyla da iyice meydana çıktı...

Üzülmekten başka elimden bişey gelmemesi ise daha çok canımı sıkıyor. Birçoğumuz gibi ben de internetten takiple olaya dahil olabiliyorum anca. Bu arada twitterı-facebooku gördünüz mü? Yapılan kirliliği gördünüz mü?? Yalan yanlış açıklamalarla, fake hesaplarla, başka yerlerden alınan fotoğraflarla, hem bizi ( orada bulunmayan halkı) korkutarak yürekleri ağza getirerek daha çok galeyana gelmemizi sağladılar, hem de olayların aslı farkedilince bunları yapanlardan nefret etmemize sebep oldular. İki taraf da kendisini haklı çıkarmak için yalan yanlış haberlerle gündemin yönünü belirlemeye çalıştı.

Olaylara objektif bakmaya çalışıyorum, polisi de emir kulu olarak görüyorum, diceksiniz ki polis vicdanlı olsa şiddet kullanmazdı diye. Belki haklısınız ama şu da var ki olay çıkartan da o kadar çok grup vardı ki, polisin de esnafı, çevreyi düşünmesi lazımdı, bu kadar yakım yıkım polisin işi demek de biraz yanlış bakış açısı demektir. Ve tüm bunlara rağmen yine de polisin şiddet kullanmaması gerektiğini savunuyorum. Bunu kimse inkar edemez zaten, sadece söylediğim olay ne kadar çabuk biterse o kadar rahat olur anlayışıyla böyle hareket ettiklerini düşünüyorum, bu da ters tepki etti tabi ki, o da ayrı mesele..

Sonuç olarak; eminim bu kadar olan şey, bu direniş birilerinin üstüne kalacak, hükümet bunu bertaraf etmek için başka gündemler yaratacak ve bu olaylar bikac hafta içinde unutulacak.. Televizyonların yanlı şekilde olayları göstermeleri ve daha doğrusu HİÇBİRŞEY göstermemeleri de bunun kanıtı zaten. İnsanlar canları acıdığıyla kalacak. Hiçbirşey değişmeyecek. En çok da canımı acıtan bu zaten.

Daha çok şey yazmak istiyorum, ama 2 gündür gündemi takip edip arkadaşlarıma ulaşmaya çalışmaktan yeterince vakit kaybettim. İçimdekileri buraya dökmek istedim. twitterda facebookta yapılan klavye delikanlılığı, oturduğumuz yerden yapılan doğru-yanlış tüm paylaşımlar, sadece bizi takip edenlere karşı gösterişten öteye gidemiyor. Buna ben ve benim gibi biçok kişi dahil. O yüzden elimden geldiğince paylaşım yapmamaya gayret gösteriyorum. Okuyorum, okuyorum.. Üzülüyorum.. Elimize geçen anca bu.. O yüzden buraya döküldüm belki de, kendime yazmak istedim bunları. bikaç hafta sonra tüm bunlar unutulduğunda hatırlayayım diye. Yıllar sonra yine burayı okuyabileyim diye.


Geçmiş olsun MEMLEKETİM.
Geçmiş olsun HALKIM.
Geçmiş olsun hepimize. Değişemeyen düzene, insanı insan olduğu için sevememeye..

6 yorum:

  1. çok doğru tespitler gerçekten farkında olmadan herkes bu oyuna çekildi.. yıkıcı değil yapıcı olmalıyız..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler..
      Evet ne zaman her kesimden insan, gruplar daha yapıcı fikirlerle karşımıza çıkarsa, o zaman düzelebilir bişeyler.. Ama dünyanın neredeyse TÜM ülkelerinde olduğu gibi, biz de bu konuda çok geriyiz. Bunu başarabilen çok az ülke var. Devlet de ne zaman halkın sözlerini ciddiye alırsa belki o zaman daha ileriye bakabiliriz.

      Sil
  2. Maalesef kaıtlmıyorum, "polis de ne yapsın, ... zorunda kaldı" demek için bu çatışmayı grupların başlatmış olması gerekir. Oysa polis, sakin ve masun bir şekilde çadırlarında "uyuyan" insanlara "şafak baskını" yaptı. Şafak baskını kimlere yapılır?
    Bariz bir şekilde, sindirmeye çalıştıkları bir halk ve dikte etmeye çalıştıkları fikirleri var. Mantıklı bir açıklama sunmadan, sunulan mantıklı açıklamalara kulak tıkayarak. Bilgi kirliliği diyoruz ama, söz konusu birkaç kirlilik ancak yan konunun yan konusu olabilir. Ana konuları esgeçmemek gerek. O AVMnin ortaklarından biri Bülent Arınç'ın oğlu denmiş, yalanmış, ben zaten bu prostestoya Bülent Arınçın oğlu AVMye ortak diye katılmadım. Polisin bir köpeğin yüzüne biber gazı sıktığı fotoğraf fotomontajmış, ben zaten polis köpeğin yüzüne biber gazı sıkıyor diye de katılmadım sadece. Bilmediğiniz kişilerden su almayınmış, polis ilaçlı suyla bayıltıyormuş. Benim bildiğim yalan haberler bunlardan ibaret. >>>Ancak, polisin ne köpeğin yüzüne gaz sıkmamış oluşu, ne de ilaçlı su vermiyor oluşu, benim gözümde polisin imajını değiştiremez. Bir vatandaşın kafasını nişan alarak "gerçek mermi"yi sıkan polisi, kendi halkına pusu kurarak bir araya toplayıp yoğun gaz atan polisi, panzerle vatandaşı ezen bir polisi ben "Ne yapsın zorunda kalmış" diye savunamam. Her birinin videoları var.

    Bahsettiğimiz 2-3 yalan haberin çıkmasına neden olan, sosyal medyanın etkinliği. Fakat sosyal medya olmasa, o 2-3 yalan haber çıkmayacağı gibi, yüzlerce doğru haber de çıkamayacak. Bugün sosyal medyanın etkinliğine neden olan da, gerçek medyanın işini yapmıyor oluşu.

    Lafı çok uzattım, ama bana göre olanlar keşke olmasaydı yerine, "keşke bunları doğuracak süreç hiç olmasaydı" diyebilirim ancak. Yanlışı kabul etmek de bir erdemdir, umarım devlet büyüklerimiz en azından o kadar erdeme sahiptir. Daha fazla kabadayı tavır, daha fazla vandalizm, daha fazla vahşet, daha fazla katliamı hiçbirimiz istemiyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdıklarının çoğunda hemfikiriz.
      Hele ki eylem için masumca oturup kitabını okuyan gitarını çalan insanları yapılan çok acımasızca.

      Sadece olaya tek taraflı bakmak istemedim. Her konuda böyle davranmaya çalışıyorum ki iki tarafı da daha doğru anlayabileyim.

      Polislerin yaptığı hareketin doğruluğu yanlışlığı tartışılmayacak şekilde ortada zaten.
      Polisi emir kulu görüyorum hala ama. Evet, yukarıda da yazdığım gibi ateş emrini kendileri isteyerek vermediklerini düşünüyorum sadece. Tabi ki öyle zaten de, yani olayın bu kadar büyüyeceğinin bile farkında değillerdi belki. Çünkü sindirilmiş bi halk vardı yıllardır karşılarında ve yine bu işlem sonrası sindirerek geri çekileceklerini umdular sanırım. Ama bu sefer böyle olmadı.. Susmadı kimse, geri çekilmedi.

      Yine haklısın senin gibi çoğu kişi o yalan haberler yüzünde çıkmadı sokağa. Ama bunlarla gaza gelip çıkan da çok var, ben onlara dikkat çekmeye çalıştım. Yanlış bilgilendirme iki taraf yanlıları için de yanlış sonuçlar doğuruyor.
      Ve yine kendime de özeleştiri yaptım. Bizim yaptığımız bi nevi klavye delikanlılığı diye. Maalesef elimden fazlası gelmiyor şuanda. Ben de Taksim'de arkadaşlarımla olmalıydım, ben de o gazı yemeliydim, belki o zaman daha hırçın cevaplar verebilirdim burdan..
      Ama o gazı polis yüzünden yemiş olmayacaktım Hükümet yüzünden yemiş olacaktım. Kısacası demeye çalıştığım aracıya kızmak biraz anlamsızlaşıyor. Esas derdimiz olan kişiye olan öfkemizi onlardan çıkarmamalıyız.

      Son paragrafının her kelimesine de katılıyorum ayrıca. Ve maalesef o erdeme sahip olduklarını da sanmıyorum, dediğim gibi kısa zaman içinde gündem başka bi olayla değiştirilecek, sindirilmeye çalışılacak ve hükümet gezi parkı planlaması haricinde hiç bir olay için geri adım atmayacak, buna adım gibi eminim. Çünkü Başbakanın konuşmalarını izlediğimde görünen tek şey bu..

      Fikirlerin için sağol bu arada. Burada herkesi kendisine göre doğrusunu yanlışını tartışabilmek ne güzel. Umarım bu bigün her platformda her konuda herkesçe yapılabilir. o günler gelir.. umarım..
      sevgiler..

      Sil
    2. He lan polise 120 metreden 45 derece açıyla atılması gereken fişeği 10 metreden yüzüne nişanla diye emir veriyorlar. :/

      Sil
    3. şu cümlenden anladığım kadarıyla, ne benim yazımı ne de sonraki yorumumu okuma zahmetine girmemişsin,uzun diye okumaya üşenip sırf bişiler söylemiş olmak için yazmışsın.. İsminle gelme cesareti gösterdiğinde, seni kendime muhatap alıp tartışabilirim, ama şuan adsız birisi, özellikle böyle hassas konularda kesinlikle muhatabım olamaz.

      Sil